Türkiye’deki çeşitli üniversitelerde görev yapan 900’ü aşkın akademisyen, “Türk akademisinin Gazze için vicdan ve sorumluluk çağrısıdır” başlıklı akademik bildiri yayımlandı.
akademikbildiri.com internet sitesinde yayımlanan bildiride, uluslararası barış ve güvenliğin korunması iddiasını taşıyan BM’nin, kuruluşundan bu yana uluslararası toplumun gerek söz konusu iddia bakımından gerek insanlığa karşı gerçekleşen eylemleri durdurmak bakımından çoğu kez sınıfta kaldığı anlatıldı.
İnsanlığın son yüzyılın hukuksuz ve vicdansız kıyımlarının yükünü sırtında taşıdığı belirtilen bildiride, 7 Ekim’den bu yana gündeme gelen fakat 10 yıllardır sürmekte olan İsrail’in eylemlerini güncel bir sınav olarak karşılarında bulduklarına vurgu yapıldı.
Bildiride, İsrail’in, Gazze ve işgal altında tuttuğu diğer topraklarda hukukun temel kuralları ile ilkelerini ihlal etmeye ve insanlık dışı eylemlerine devam ettiği anlatılarak, uluslararası sözleşmelerde yer alan soykırım ve savaş suçlarına ilişkin maddeler hatırlatıldı.
İsrail’in, BM üyesi olarak kararlarını uygulama yükümlülüğü altında bulunduğu BM Güvenlik Konseyinin 24 farklı kararına uymamaya devam ettiğine dikkat çekilen bildiride, BM kararına göre, işgal ve ablukanın silahlı saldırı teşkil ettiği, devam eden işgalin ise Filistin için meşru müdafaa hakkı doğurduğu anımsatıldı.
“Her gün 400’den fazla çocuğun katledildiği bir sürece girilmiştir”
Bildiride, Gazze’deki sivillere yönelik ağır bombardıman sonucunda çoğunluğu kadın, çocuk, yaşlı, engelli, hasta ve yaralı olmak üzere 10 bini aşkın sivilin hayatını kaybettiği anlatıldı.
UNICEF yetkililerinin beyanlarına göre her gün 400’den fazla çocuğun katledildiği bir sürece girildiğine vurgu yapılan bildiride, şunlar kaydedildi:
“Ayrıca 1400’e yakın çocuk da kayıp durumdadır. Bu süreçte Gazze dışındaki bölgelerden sürekli rapor edilen hukuksuz tutuklama, yerinden etme ve kötü muameleler hiç hesaba katılmadan bütün siyasi ve hukuki mülahazalardan da azade şekilde sadece çocuk ve sivil kayıpların oluşturduğu tablo dahi insan olduğunu iddia eden herkes için kahredici niteliktedir. İsrail, işgal ettiği veya abluka altında tuttuğu topraklarda babalarını katlettiği çocukların büyüyüp gösterdikleri direnişle karşılaşınca bu kez çocukları katletme yoluna gitmiş görünmektedir.”
Bildiride, toprakları işgal altında bulunduğu için meşru müdafaa hakkına sahip olan Filistin halkının direnişinin terörle yan yana anıldığı belirtilerek, çok uluslu şirketlerin bu soykırım girişimini aklama ve destekleme yarışına girdiği kaydedildi.
Filistin için uluslararası akademik işbirliği çağrısı
Akademisyenlerin, üstlendikleri bilgi, üretim ve aktarım vazifelerinin yanı sıra müstakbel felaketlere ve mevcut yanlışlara karşı uyarıcı ve çözüm üretici girişimlerde bulunmakla mükellef oldukları aktarılan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
“Biz, Türk akademisi olarak öncelikle ‘terör devleti’ yakıştırmasının hakkını vermekte olan İsrail’i, tarifi mümkün olmayan hislerle kınıyoruz. İşlemekte oldukları fiillere hemen şimdi son vermeleri ve işgalci oldukları topraklardan çekilmeleri çağrısında bulunuyoruz. Başta devlet kurumlarımız olmak üzere dünyadaki bütün kurum ve kuruluşlar tarafından talep edildiği takdirde, mevcut sorunun kalıcı çözümü adına ihtisas alanlarımız nispetince katkı sunacağımızı taahhüt ediyoruz. Bu vesileyle dünyanın dört bir yanında maruz kaldıkları baskılara rağmen hakikati dile getirmekten çekinmeyen meslektaşlarımızı minnetle selamlıyor, ilgili hususlarda akademik işbirliğine sonuna kadar açık olduğumuzu beyan ediyoruz. Son olarak tarihin haysiyet ve şeref babında mahkum ettiklerinden olmamak adına her bir ferdi yetki, kabiliyet ve imkanları dahilinde sorumluluk almaya ve harekete geçmeye davet ediyoruz.”